DİZİLİŞ SORUNSALI

Özellikle son 4-5 gündür Galatasaray camiasının 1 numaralı gündem maddesi transfer. Ancak yaz transfer döneminin son günü gelmiş olmasına rağmen bu sefer her zamankinden farklı olarak, gelenlerden veya gelmesi muhtemel olanlardan ziyade gidenler daha çok dikkat çekti. Peki talip olunacak oyuncu ya da oyuncular hangi oyun stilinde oyuncular olmalı?

Felaket olarak nitelediğimiz ve kulüp tarihine geçen 2010-2011 sezonunun ardından takıma 2 yıl boyunca sırasıyla 9 ve 10 puanlık farklarla şampiyonlukları, Süper Kupa zaferlerini ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finali başarısını getiren klasik 4-4-2 dizilişiydi.

Bu dizilişin faydasını salt "çift hücumcu ile hücumcu ile gole daha yakın olmak" olarak görmemek lazım. Bu sayede her şeyden önce büyük takımlara maç kazandıran baskı ister istemez en uçtan başlamış oluyor. Burada önde oynayan oyuncunun tarzı elbette önemli ancak Burak gibi pres yapmayı, oyunun savunma yönünü oynamayı sevmeyen bir forvet ile Drogba gibi artık eskisine oranla daha kısıtlı olan kondisyonunu ekonomik kullanması gereken bir forvet ileri ikilinizi  oluşturuyorsa dahi rakip stoperlerin oyuna katılamaması baskıyı otomatik olarak oluşturuyor. Örneğin; Bursaspor maçında Drogba'yı marke etmekle görevli olan ve Drogba çıkıp tek hücumcuya dönülene kadar orta çizgiyi dahi göremeyen Civelli, yenen golde pozisyonun en kritik yerinde, ceza sahası yayında pası verebiliyor ve sonuç malum 2 puandan oluyor takım.

Tabi ki bu dizilişin en önemli noktası orta sahanın ortasında oynayan ikilinin oyunun her yönünü de uyum içinde ve minimum hatayla oynayabilen bir ikili olması. Selçuk-Melo ikilisi oyun görüşleri, yetenekleri, mücadele güçleri ve uyumlarıyla o alanı en etkin biçimde kullanıyor. Her ne kadar kanat oyuncularımız diğer pozisyonlardan devşirme ve o pozisyonlar için yetersiz olsalar da beklerin desteğiyle kanat sıkıntısı bir ölçüde tolore edilebiliyor ama yeterli mi? Elbette değil. Ancak dizilişteki asıl sorun bunlar değil. Sisteme uygun oyuncu bulmak yerine, oyuncuya dayalı sistem yaratma hevesi en büyük sıkıntı. Sneijder geldiğinde büyük çoğunluk gibi ben de böylesine kaliteli, marka bir oyuncunun 30 unu geçmeden takıma gelmesine çok sevindim burası ayrı, ancak elbette böyle bir oyuncu için bir pozisyon yaratıldı işleyen sistemin içinde. Ancak şu an görünen eğer o pozisyonla oynanıyorsa bu sistemin alışık olmadığı büyük handikapları beraberinde getirir:

     1- Çift forvet oynandığında kanatlar hemen hemen boş kalıyor ve zaten sorunlu olan kanatlar iyice işlemez hale geliyor. Aynı zamanda Selçuk gibi merkez için yaratılmış adam kanada kayıyor ve verim vasatın altında tabi.

     2- Tek forvet oynayıp kanatları takviye ettiğinizde Burak gibi yerli ve büyük bir hücum gücünden feragat edilmek zorunda kalınıyor ve başta bahsettiğim baskı ortadan kalkmış oluyor.

Sneijder kanat ağırlıklı serbest oynama ve oyun çeşitliliğini artırma becerisine sahip olmalı. Tıpkı 1996-2001 döneminde Hagi' nin oyuna getirdiği çeşitliliğe benzer bir ortam yaratmak durumunda. Aksi taktirde ya takım zarar görecek ya da piyasası varken bu aşk fazla uzun sürmeyecek.

Dipnot: Hagi ile elbette kıyaslamıyorum, kıyaslayamam sadece doğru oyun görüşü açısından bu şekilde örneklendirdim.


       

0 yorum:

Yorum Gönder

SONSUZA DEK

SONSUZA DEK