NEDEN GELİŞMİYOR ? NEDEN YERLEŞMİYOR ?

0 yorum
Son zamanların en çok merak edilen iki sorusu "NEDEN GELİŞMİYOR ve NEDEN YERLEŞMİYOR".

Çok sevdiğim bir arkadaşımın geyik yaparken sorduğu ama daha sonrasında insanların kafasını kurcalayan bu iki soruya verilecek bir iki cevabım. Sizi tatmin eder mi etmez mi bilmiyorum.

Öncelikle gelişmeyen şey ne onu anlayalım. Biz bu ULTRAS kültürüne ne kadar vakıfız yada bu ULTRAS kültürüne ne kadar ihtiyacımız var. ULTRAS kültürü manifestosu olan ama manifestosundan kaç kişi ne kadar haberdar ? Gerçekten ULTRAS kültürünü istiyor muyuz ? Bunlara bir cevap verebilse Türkiye tribüncüleri belki yerleşir ardından da gelişir ama daha buna cevap veremiyoruz ki.

Nacizane fikrim şudur biz şahsına münhasır insanlarız bu yüzden de ULTRAS kültürü bize uymaz. Yıllarca devlete BABA diyen polis korkusuyla büyümüş nesillerin çocuklarıyız. Her geçen gün sertleşen polise karşı dik durmak o kadar kolay değil. 6222 gibi bir yasaya hiç itiraz etmedik ki şimdi ondan şikayet edelim.İnsan haklarını Avrupa'dan alıp kendi yasamıza uydurmaya çalışırken polis hep aynı polis devlet hep aynı devlet.Orada ki tribüncülerin bir çok hakkı varken senin benim konuşmaya bile hakkımız yok.

 Son bir iki sene de değişen konjektür ile bir ULTRAS rüzgarı aldı başını gidiyor. Boş verin bunları biz kendi tarzımızda tribün yapalım sonra bakarız bizden ULTRAS olur mu olmaz mı.

Passolig yüzünden maça girmiyoruz bu duruş ULTRAS ların duruşundan daha dik bir duruş. Bizim derdimiz siyah giyip kendini saklamak olmamalı. Zaten deplasman yasağının olduğu bir memlekette kendini kamufle etmeye neden ihtiyacın olsun ki.

Tribün olayları bitsin deniyor hep, tamam bitsin de tribün de ne oluyordu ki bitsin  ? Bu memlekette tribüncülük avrupa tribünleri ile kıyaslanmamalı, avrupada bizle kıyaslanmamalı. Tamamen farklı tarzlar. Biz bağırıyoruz onlar görselliğe önem veriyor. Onların tribünlerinde ki hiyerarşi bizdekinden farklı. Orada tribünün tamamı önemli bizde sadece tayfa. Bu kadar fark varken nasıl onlar gibi ULTRAS olabilirsiniz ki.

Bence tüm tribünler kendi içinde birliği sağlarlarsa o özendiğimiz avrupalılar bizi örnek alacaklar yada en azından biz onları taklit etmeyeceğiz. Tribün için en önemli şey dik ve sağlam durabilmektir bunu yaptıktan sonra adının ne olduğu hiç önemli değil.

Bence yerleşmese de gelişmese de olur yeter ki bizim birliğimiz dirliğimiz bozulmasın. Yeter ki herkes abisini kardeşini bilsin. Bırakın onlar bizi taklit etsin.

Katil Suç Mahallini Severmiş

0 yorum
        


                 Yıllardır Türkiye’de kulübü yönetenlerin dilinden düşüremediği temiz futbol , marka değeri , Avrupa’da başarı vb. gibi söylemleri olduğunu hepimiz biliyoruz.Bu söylenilenler olmadığında her zaman seçtikleri ve kendilerine benimsedikleri , bu yolda hiç utanmadan yaptıkları iş taraftarı basının önüne atmak , onları fişlemek hatta hakaretler etmektir.Bildiğiniz gibi kendilerinin eline diken batsa minimum 100 tane kendi yandaş basınlarını bir odaya toplayıp basın toplantısı adı altında fakir edebiyatı ve ajitasyon yapan bu zatların yaptıklarının konuşulmadığı yada konuşulmak istenmediğini biliyoruz.Yukarıda sayılan karalama ve fişleme politikalarına devletin kurumlarını da alet edip sadece taraftara uygulanması üzerinde hem fikir oldukları bir yasa ile sağlamayı düşünenlerin bunu neden başaramadığını konuşmanın vaktinin geldiği çok aşikardır.
Temiz Futbol , öncelikle bilinmesi gerekir ki kirli olmayan , pak , leke bulaşmamışa temiz denir.Her yerinden kirlilik ve pislik akan ellerin temiz futboldan bahsedebilmesi için öncelikle ellerini yıkamaları , aynaya bakarak öz eleştiri yapmaları gerekmektedir.Türkiye'de yapılmış olan sike davasının sonucuna rağmen uygulanması gereken yaptırımların hangileri uygulanmıştır. Çeşitli dalavereler ile kamuoyu oluşturulup tekrar yargılanma surecini aklanma sureci gibi görenlerin 6222 sayılı kanunca hükümleri nelerdi ve neden uygulanmadığını herkese açıklamaları gerekmektedir . Görülen dava neticesinden yeniden yargılama surecine gelene kadar baskangili düşmüş kisilerin bulunduğu kulübe nasıl başkanlık yaptığını anlamak mümkün degildir. Tribünlerde oluşan olayların yegane sebebi bu eller değil midir ? Maçtan önce kamuoyunda rakibe ağzına geleni söyleyenlerin mac esnasında duyduklarının sebebi kendileri değil midir ? Herkesin inanışlarına , fikirlerine, değerlerine , renklerine ve cinslerine saygı bekleyenlerin yazılı ve görsel basında boy boy haberlerinin yapılıp ortalıkta ki nefret kusmuklarına karşılık nasıl bir beklenti içinde olduklarını sormak lazım.Çıkarılan yasa ile engellenmeye çalışılan küfür , saha dışı olayları , şiddet vb. gibi olayları sahanın içinde yapan futbolcuların Türkiye Cumhuriyeti yasalarından muaf tutulma gibi bir lükslerimi vardır ? Rakip takım antrenörüne f…o… diyebilen kişilerin tribünlerden tepki gördüğünde üzülüyorum , ağrıma gidiyor gibi söylemleri artık Türk halkının nezdinde bir önem ifade etmekle birlikte yasayı çıkaran ve yürürlüğe sokanların çıkarılan bu yasayı ayrım yapmadan herkese uygulamasını bekliyoruz. Akreditasyonu olmayan , olsa dahi gazetecilere saldırma hakkı bulunmayan , birilerinin emri ile oraya gelmiş halk arasında ki deyim ile gazetecileri süpüren tartaklayan darp edenlere bu kanunlar işlememekte  midir ? Suçu işleyen kadar azmettirenin de suçu yok mudur ? Günah keçisi ilan edilen tribünlerin yegane değeri olan taraftarlara bir maç içinde kamera kayıtlarına bakarak küfür ettiği gerekçesi ile 1 yıl statlardan men cezası verildiğine hepimiz şahit olduk.
Türk Futbolu Marka Değeri , yine seçilmiş değil atanmış olan bir federasyonun çıkarmış olduğu ve bazı kesimleri korumak iç güdüsü ile hareket ederek yürürlüğe giren yabancı futbolcu kuralı ile ülkemize gelebilecek olası değerlerin onu bir bir kesilmiş , onun yerine bedelinin çok üzerinde fiyat sahibi olan ve aldığı parayı artık garanti gören yerli futbolcular türemiştir.2 sene önce 1 milyon euro olan futbolcular 2 sene sonra tekniğine ve kapasitesine bir şey katmamasına rağmen yokluktan ve zorunluluktan dolayı 5-6 milyon eurolar karşılığında satılmıştır.Böyle bir durumda değer yada itibar artmasını beklemek ne kadar doğrudur ? Gelecek sene cezası bitecek olan kulüplerin yabancı sınırlamasının kalkması için ortalara döküleceğini , seslerinin yükseleceğini sadece biz mi görebiliyoruz ? Bu kadar çıkarılan yasanın temel sebebi olarak gösterilen milli takım başarısının ne durumda olduğu tüm ülkemizce aşikar değil midir ? Artık gerçekten ülke futbolunu ve marka değerini düşünenlerin paravanlık yapmayı bırakıp doğrular ile yüzleşme vakti gelmiştir hatta geçiyordur.
Sonuç olarak bakıldığında Türk futbolunu katledenlerin masalarında oturduklarını , ceplerini doldurduklarını , kulüpler ve federasyonlar üzerinden çevre ve statü sahibi sahibi olduklarını bu kazanımlarını kaybetmemek için herkesi ve her şeyi harcamaya devam edeceklerini üzülerek görüyoruz . Ülke sporunun bu hallere düşmesinde ki temel sebep futbol katilleridir.Tribünler passolige tepkisini gösterip statlarda olmadığına göre katiller suç mahallini terk etmemeye devam etmektedir.Çünkü katiller suç mahallini severler.

TRİBÜNLER BİZİMDİR

0 yorum
BEFORE
Yıllardır bir milli takım maçı olduğu zaman yöneticisinden , medyasına , futbolcusundan çekirdekçi taraftarlarına kadar herkesin dilinden düşürmediği ateşli , baskı altına alan , rakibi hataya zorlayan , takımını yenik durumdayken ayağa kaldılar tribüncüleri birilerinin masasında meze etmeye çalışan , onların takım sevdası için bir çok şeye göz yummuş insanlar olduğunu unutan ve unutturmaya çalışanları ne tarih ne de bizler unutmayacağız.Haklı olan mücadelemizin de sonuna kadar takipçisi olacağız.Bizler takımının , tribünün adını zirveye çıkaran dünya genelinden adını her anlamda duyuran insanlarız.Türk takımlarının Avrupa'ya gidemediği dönemlerde , Avrupa futbolunun en çok sevindiği şey Türkiye'de  yaratılan atmosferi yaşamayacak olmalarıdır.Ülkemize gelen futbolcuların söyledikleri hala hafızalarda ki yerini korumaktadır.Kulüp bütçelerinin bizimle kıyaslandığı zaman minimum seviyede 4 -5 katı olan bu kulüplerle şartları eşitleyen taraftarı ortadan kaldırdığınız zaman zaten zor olan Avrupa da ki başarıyı kendi ellerinizle en alt seviyelere çektiğinizi hatırlatmak isteriz.Futbolun başında kimlerin kuklası olduğunu bildiğimiz  kişilerin  yaranmak için  hiç bir kuralın sonunu düşünmeden hareket ettiği bu dönemlerde onuruyla ayakta kalacak , sayımızın azımsayamacağınızı göreceksiniz.Yöneticilik sıfatından yoksun sadece amcasının , dayısının , babasının parasıyla o koltukta oturanlar 2 - 3 yıllık sözde yöneticilikten sonra çekip gidecekler fakat bu tribünlerin sahipleri her zaman baki kalacaklardır.Kendi taraftarı olduğu takım tarafından kovulan , sempatisi olan takım tarafından defalarca aşağılanan bu zatın ar damarının çatladığını , üstlerinin ne derse sorgulamaksızın kabul ettiğini herkes görmektedir.Muhtemelen E-biletin ne olduğunu kendisinin bile okumadığını , ne anlama geldiğini bilmediğini biliyoruz.Hayata geçirilmeye çalışılan bu sistemde ;
Maça gitmeseniz bile sizin adınıza alınmış koltukta oluşabilecek bütün her şeyden siz sorumlu olacaksınız.Bir nevi askeriyede ki gibi zimmet durumu söz konusu.
Passolig almak için varını yoğunuzu teslim edecek maça eğlenmeye , deşarj olmaya değil sinema seyretmeye geleceksiniz.
Polisin sizi suçlaması için somut bir delilden ziyade sözlü bir beyanı ile dışarı atılma , stat yasağı , vb. cezai işlemlerle karşılaşacağınızı unutmayın.
Maça gittiğinizde en aklı selim insanın bile bir anlık bir kötü söz söyleyemeyeceğini ve tespiti durumunda yukarıda saydığımız ve daha nice cezalarla karşılaşabileceğinizi unutmayın.
Para verip aldığınız kombineyle her maça gelmek zorunda olduğunuzu , sizin yerinize abinizin , kardeşinizin , babanızın gidemeyeceğini ,
Gidemeyeceğiniz maçlarda biletinizi kulübe devretmek zorunda olduğunuzu sizin aldığınız kombinenin tekrar satılacağını unutmayın.
Başvuru için bir bedel ödeyeceğinizi ve bu bedelin kurulan sistem üzerinden birilerini zengin edeceğini unutmayın.
Biz bize dayatılan bu sistemi kabul etmek zorunda değiliz ve etmiyoruz.Bu sistemi kabul etmediğimiz içinde hayatımızın derinliklerine işlemiş arma sevdamızdan mahrum bırakılıyoruz.Ama olsun biz herşeyi göze aldık uzaktan sevmeyi bile.
Daha yüksek bir sesle tekrar ediyoruz , E-BİLETE HAYIR diyoruz.

AFTER

#EbileteHayır ama NEDEN ?

0 yorum


#EbileteHayır
Eşimle ortak bir hayalimiz vardı.. O da maaile maçlara gidip sevdalandığımız renkleri desteklemek, tribünlerdeki dostluk ve aile ortamını inanan inanmayan bilen bilmeyen herkese göstermek. Avrupa'daki insanlar gibi bir hafta sonu aktivitesi olarak sevdikleri ile birlikte medeni bir şekilde gönül verdikleri renkleri desteklemeye gidebilsinler..
Yaklaşık yedi ay önce bir tribüncü ile ömrümü paylaşma kararımdan sonra kafamda tezahür edemeyeceğim değişikliklerin hayatımda nasıl vuku bulduğunu anlatmıştım.. Yazıyı yazarken oğlum 4 aylıktı ve ben iple 2014-2015 sezonunu çekiyordum ki onu da alıp stada maç izlemeye götürelim,  tribünlerde öğrensin dostluğun ne demek olduğunu. Hepimiz okul hayatımızda, iş hayatımızda sosyal ortamlarımızda birçok arkadaş ediniriz ama ben hiç bu kadar çok insanın dost olabildiğini birbirlerinden bir çıkar sağlamayı düşünmeden iyi ve kötü günlerde hep bir arada durduğunu görmedim. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde büyüyen insanların benimle aynı kaderi paylaştığından eminim. İstedim ki oğlum aile ve dostluk kelimelerinin anlamlarını sözlük okuyarak değil yaşayarak görsün, benim gibi laf olsun diye cümle içinde kullanmasın. Tam da bu nedenden tribünlerdeki kardeşliği inanan inanmayan bilen bilmeyen herkes görsün istedim, elimden geldiğince dilim döndüğünce kendi arkadaşlarıma çevremdekilere anlattım. Maalesef ki o havayı solumadan anlamak mümkün değil..
İnsan eliyle yapılan anıtlar binalar yıllar geçtikçe mimari ve tarihi bir değer kazanıyor yıkılmasını bırakın restorasyonuna bile izin verilmiyor. Ama insanların maneviyatıyla inşa edilen değerler bir çırpıda rant için yerle bir ediliyor, bütün verilen emekler, harcanan çabalar ve yapılan fedakarlıklar bir anda yok edilebiliyor. Nasıl mı? Tek bir yasa yetiyor tüm bunlara.. 2011’de çıkan ve tribünleri bitirmeyi amaçlayan bir kanunun uygulaması her geçen gün yaygınlaşıyor. Tribüne zarar verenleri bitirecek, kavgaları olayları sona erdirecek derken meşaleleri hedef aldı ardından maça giden her bireyi.. Neden peki? Gerçekten amaç tribünlere huzur ortamı getirmek evde dedeyle nineyle çekirdek çitler ortamı yaratmak mı yoksa kaba hesapla 13milyon TL gibi bir rant yaratıp bunu da yandaşlara dağıtmak mı?
Neden istemiyoruz e-bileti? Madem sadece tribünlere huzur getirecek neden bu kadar insan rahatsız bu durumdan? Çünkü kimse ben su almaya büfeye gittiğim zaman koltuğumun olduğu alanda bir kavga çıkmayacağının garantisini vermeyecek, o kavgada birisi yaralansa failinin ben olmadığımın şahidi olmayacak. Polis hastanede yatan kişinin nasıl yaralandığı daha tespit edememişken şüphe götürmez failin cinsiyetinden kimliğinin seri numarasına kadar her türlü bilgiye sahip olacak. Peki bu fişleme değildir de nedir? Muhakkak ki faili meçhul olaylar azalacak ama hapishanelerde haksız yere yatan insan sayısı da artacak. Tribünde meşale yakmaktan dolayı bile 3 yıldan yargılanabilirim, ateşli silah olarak sınıflandırılabilir ya.. Kim aklında bu olasılıklar varken maça gidebilir, gitse bile polisin her an müdahale etmesinden çekinmeden takımını destekleyebilir?
Tribüncünün katlanmayacağı bir çok olumsuzluğu barındırıyor bu Elektronik bilet ama daha çok uzatmayacağım ve kaybedeceğimiz pek çok güzellik olacak… Mesela her sene Murat Elsaleh Fotoğraf yarışmasında deplasman otobüslerinden bir kare mutlaka oylamaya kalır. O eski otobüslerle binlerce kilometre alt alta üst üste yapılan yolculuk o kadar güzel anlatır ki o kardeşliği.. e-biletten sonra bu fotoğrafları da artık göremeyeceğiz..
Elbette ki yetmeyecek bu çabaları tribündeki kardeşlik ateşini söndürmeye. Belki oğlumla el ele maç izleyemeyeceğiz Doğu tribününde ama Metin Oktay tesislerinde desteklemeye devam edeceğiz takımımızı. Sanmayın ki yalnız biz yapacağız bunu, maçlarda takımının yanında olamayan taraftar desteğini antrenmanlarda verecek sporcularına, yada daha gerçekçi olmak gerekirse bu insanlar maç öncesinde yaptıkları gibi sokakta toplanmaya devam edecekler içlerindeki ateş sokakta yanmaya devam edecek hiç bitmeyecek sönmeyecek daha da alevlenecek rantçılar üflemeye çalıştıkça..
Occupytribunkardesligi


 P.S. ACAB except Behzat Ç.


KEŞKE HEP KÜÇÜK KALSAYDIK...

0 yorum
Keşke hep küçük kalsaydık.Küçükken daha güzelmiş herşey...Sami Yen vardı mesela, şimdi ki gibi kartını okutup göbekteki yerini alamıyordun önce kendini stadın içine atmayı öğreniyordun bu sadece baslangıçtısonra belki yıllarca kendini kanıtlamaya çalışıyordun o göbeğe girmek için...
Şimdilerde bakıyorum da eskiden bir şeyler öğreniriz diye ağzının içine baktığımız abiler olmuşuz...Abi dediysek yaş olarak elbette...O uzaktan imrenerek baktığımız 18 i devirmişiz, sanki daha dünmüş gibi abi nasıl yapıcaz bakışları arasında ilk çiftlerimiz şimdilerdeyse herkesi içeri sokmadan içeri girmez olduk...kabul etmesekte biz büyüdük...Öyle ki daha düne kadar abilerimizi askere uğurlarken bugün kardeşlerimiz hatta biz gidiyoruz askere...Eskiden daha güzeldi her şey bir heves vardı içimizde sanki bağırmazsak eve sesimiz kısılmadan dönersek günahmışçasına parçalardık ses tellerimizi şimdi ne o heves kaldı kimsede nede eskisi kadar temiz Galatasaray sevgisi...Bakıyorsun 2 kötü sonuç gelince yine sen varsın yıllardır omuz omuza olduğun adamlar yine orada ama hepsi o...yetmez mi fazlasıyla yeter çünkü Galatasaray sevgisi transfere bilete kupaya değil armaya renkleredir...Bizim bile hevesimiz kalmamış nasıl yeni nesillerden bekleyelim bunu...

Belkide yorulduk artık...yorgunluk dediysek Galatasaray'dan değil...sevgi anlayışımız değişti...yazın veya devre arasında maç değil transfer bekler hale geldik...Kabul ediyorum futbolda artık eskisi kadar temiz değil ve paranın önemi çok büyük o yüzden büyük stadyumlara ve taraftar değil seyirci profilinin çoğunlukta olmasına alışmamız gerekiyor...Basariyi herkes sever herkes ister ama başarıya endeksli olmak bize göre değil bizim kültürümüze ters 1 sene şampiyon olamadık yada 2 maç kaybettik diye maça gitmeyi bırakacaksak,maç veya branş seçeceksek kendimize tribüncü demeyelim...Galatasaray'dan soğumak bizim için bir seçenek değil o14 sene şampiyonluk beklemiş neslie verilmiş bir haktı ve öyle görünüyorki onlardan hiçbir şey öğrenememişiz...
İşte o yüzden biz yine 8. olalım ama bize o eski tutkuyu hevesi geri verin selçuk yerine mustafa sarp oynasın ama mücadele edelim,Drogba'yı sneijderi'i verelim bize çocukluğumuzu,Ali Sami Yeni geri verin çünkü bizim tribün kültürümüz Ali Sami Yen'i yıkan dozerin son darbesiyle tarihe karıştı Seni yıkan o dozerin...

ANILARDIR SENİ YAŞATACAK

Tribünde olmak hayata gider yapmaktır

0 yorum
Öncelikle herkese iyi yıllar. Aşağıda k,i yazı bana ait değildir. Yazı sahibi bunu seneler önce yazdı. Yazı sahibi ultrAslan BH ın kurucularından Eyüp Biçici. Onun izni ile yazıyı sizlerle paylaşıyorum. okurken duygulanmak serbest.Bu yazılar kalemlerden değil kalplerden dökülüyor yüreğine sağlık Eyüp...
"tribünde olmak hayata gider yapmaktır.. bazen bir bardak suyu 10 kişi içmek bazen kolkola girip amacın uğrunda yürümektir.. otobüste 2 kişilik koltuğa 3 kişi binmek.. deplasmanlarda koltuk yerine yerde yatmak.. sırf arma için amatör branş diye tabir edilen bütün maçlara gitmeye çalışmak.. sesin kısık olduğu halde bağırmaya çalışmak.. karşındaki döner bıçağına kemerle yanıt vermek.. kızdan ayrıldığında tribündeki arkadaşına sarılıp ağlamaktır.. hani bazen büyüklerimiz derler ya.. ya oğlum/kızım ne işin var maçlarda.. evde televızyon yokmu orda izle.. hani orda olaylar çıkıyor ya.. hani orda sanki serseriler yetişiyor ya.. ama bilmediler hiç..bilemediler.. tribün'ün bir yaşam biçimi olduğunu anlayamadılar.. ne arkadaşlıklar doğdu o soğuk havalarda.. yağmur tanecikleri yüzüne düşerken sen arkadaşınlaydın.. bağırıyordun o yağmurda..o çamurda.. hani arabistan sıcağı derler ya.. millet denizlere gider.. sen antepe gidiyordun maç için.. yanında arkadaşınla.. o arkadaşın senin kardeşin olmuştu.. sanki ailenden biriydi.. üzüntün üzüntüsü sevinci sevincin olmuştu bir kere.. neydi sizi bu kadar birbirine bağlayan? yoksa aranızda çıkar muhabbetimi vardı? yoksa bir bardak su mu?

 aynı tastan çorba içmek hiç bu kadar güzel olmamıştı.. kardeşim dediğin adam yanından ayrılmamıştı.. onla yürümüştün tabiri caizse alayına.. ve onla yürüyeceksin sen daha güzel yarınlara.. öyle bir yerdi ki tribün.. sürekli kavga eden sağcı solcu muhabbeti yoktu orda.. müslüman,hristiyan,musevi ayrımı da.. ırkı,cinsi,cibiliyeti ne olursa olsun beraberdin sen onunla.. baska hangi şey biraraya getirebilirdi bu değişik insanları? bir partimi? bir sosyal örgüt mü? üniversiteler mi? boşversene sen ya.. dedik ya..tribün bir yaşam biçimidir diye.. o yaşamdan feyz almaya bakın siz.. bu yaşam biçimini,bu kardeşliği hala arıyorsanız.. unutmayın eski açık göbekte size de bir koltuk var.. bir fırt su size de düşer.. bekleriz biz sesizce.. tribün bir yaşam biçimidir.. tabi yaşamasını bilenlere..."

ARMANIN UĞRUNA ADANMIŞ HAYATlar

0 yorum
Bugün 20 Aralık, belki bir çok insan için bir şey ifade etmez ama bir tribün dolusu insan için ve bir evlat bir eş için çok şey ifade ediyor.

Biz onu 20li yaşlarımıza gelmeden tanıdık ama bazıları hiç tanımadı. Hiç tanınmadan da sevildi aynı Metin Oktay gibi.

Bugün dökülen kelimeler ağızdan,elden,kalemden değil yürekten dökülüyor. Onun sarf ettiği sözler bugün bazıları her mecrada yazılacak, insanlar ona "İyi ki Doğdun Abi" diyecek. Biz onu çok özledik ama sadece Galatasaray ve tribüne verdikleri için değil biz abimizi özledik.

Yazmak zor be abi, dilden dökülecek üç beş kelime anlatamıyor sana olan hasreti . Bize kendini en iyi yine sen anlatırsın abi.

İyi Doğdun Alpaslan Abi

Alpaslan Dikmen: Galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım.


Alpaslan Dikmen: "Hadi bana küstün Ahmet'e, Mehmet'e küstün ya G. Saray'a nasıl küseceksin ? Başka G. Saray yok.   


SONSUZA DEK

SONSUZA DEK